Sep 18, 2009 10:26
Cadı olduğumuzu düşünüyorum. Geçen gün içimden fişkıran kızgınlıkla herşeyi simsiyah görüyorum derken bir baktım ertesi gün beni kızdıran yamuk(yapan)prensin stüdyosunun üst katında yangın çıkmış ve duvarları simsiyah is olmuş. Korktum. İstemem ki böyle olsun. Sonra üstüne İpek arayıp bir gece önce gördüğü rüyayı anlattı. Rüyasında katilmiş ve birisini kesip içine koyduğu çöp poşetini atmak için elinde poşet sokaklarda dolaşıyormuş. Ertesi sabah uyanmış bir de bakmış haberler Cem G. yakalandı diye yayın yapıyor. Allah allah dedik, töbe töbe dedik.
Bazen başıma geleceklerin sinyallerini alırım dünyadan. Mesela öncesinde sürekli olarak olacak olayla ilgili filmler çıkar karşıma, konuşmalar olur o konu hakkında kulak misafiri olurum tesadüfen, bazen rüyalar görürüm. Her neyse, bir şeyler olur da olur ve en sonunda olacak gerçekleştiğinde şaşırmam. Zaten biliyordum diye hissederim. Bir şekilde hazırlanmışımdır. Komik ve hafif hali şöyle oluyor; ben de annem de arada bir acayip şekilde bir tür giyim objesine ya da renge, stile takılırız. Mesela annem dolabını 12 çift şeffaf ayakkabıyla doldurur. Ama zar zor garip yerlerden bulur bunları ya da bulamaz yaptırır filan. Arkasından kadın üç beş ay giydikten sonra piyasa bunlarla patlar. En trend "şey" bu olur.
Ablamın kocası dünyanın en rasyonel ve entellektüel kişisiydi. Asla "mistik" denilene inanmazdı. Biz kızlar, iki kafadar, fallar mı dersin, tuhaf tahmin oyunları mı dersin, rüya yorumları, garip işaretler, hava- bulut -su , başka alemden masallar anlatıp hayal gücümüzü sonuna kadar kullanarak yaşardık. Bir süre sonra sanırım bizi sevdiğinden ve ablamın hikayeleri anlatış güzelliğinden olsa gerek tarafımıza doğru kaymaya başladı. Hiç öyle fallar-mallar bir adam olmadı da arada bize bakıp severek " mistiksiniz siz " derdi.
Prens özür diliyor. İçimin kırıklığı geçer mi?
Dün öğlen elmalı votka yerine şarap içtim mahallede. Daha romantik...