aman allahim midem bulaniyor.
yazim tarihi: 6 mayis - 27 temmuz 2013. bisssssmilllahirahmanirrahim akjsdhaksjdha
Ama şu anda, bu olaydan günler sonra, ölümün bana bakarak güldüğünü hissedebiliyorum. Çünkü o günkü kadar hazır, o günkü kadar korkusuz değilim.
Ölüm korkakları sever.
oha prolog cok iyi. ayrica calm yo tits thyren, olum dedigin adam ex boyfriendin neticede ajkdhakjh (HALA GULEBILIYORUM BURALARDA ALLAM)
Ne gördüğünü biliyordu, her gece aynı kabusu görmekten içine sıkıntı gelmişse de en azından kabus olduğunu biliyordu - ki bu da aldığı her nefesi daha da değerli kılıyordu.
Kabuslarında nefes alamıyordu.
ya cok edebi olmamis mi burasi? ay allam negzel yazmisim thyren'in panikataklarini.
Aynada en sonunda kendini görebildiğinde terlemiş olduğunun farkına vardı, saçları adeta tepesinden aşağı su boşaltılmış gibi ıslakken Thyren başını geriye attı, titrek bir nefes verirken bunu çözmek zorunda olduğunu ama nasıl çözeceğini bilmediğini fark etti.
Her tarafta kazıklar olan bir yolda, körlemesine yürüyordu.
OFFFFF OFFFFF EDEBIYATA GEL EDEBIYATA GEL BEEEEEE 100 puan veriyorum 19yo!enlayt'a. son cumle hele, son cumle. ULAN NE GUZEL YAZIYORMUSUM. Simdiki Kingsroad'a bakalim buna en yakin neresi varmis?
What must be known is that there’s a distinct difference between falling and jumping: One implies accident. The one who falls have no control over the event, or the thing their body does. The one who jumps, however, is a volunteer. It’s their choice to do that, and they just do it. And it ends in a free fall.
And, just for the sake of honesty, Thyren didn’t fall from the balcony. He jumped.
dammit hala guzel yaziyorum ajsdhakjsdhakjh
“İkide bir korktuğumu söylersen ağzının ortasına bir tane indirmeyi ve güzel dişlerini kırmayı düşünüyorum.”
“Sorun değil, senin aksine ben iyileşebiliyorum. Tamam, korkmuyorsun, seni endişelendiren ne?”
guzel disleri kirma esprisini civil war'dan once yapmisim RUSSOLAR BANA MI OZENIYOR NEDIR
Tony onun bu hali karşısında ne yapacağını bilmiyor, kolunu onun omzuna desteklercesine attı, bütün evrenlerdeki en güçlü savaşçı olduğunu ispat etmiş, böyle bir şeyi yapacağını asla düşünmeyen Thyren Hyiressen hıçkıra hıçkıra ağlarken, Tony ona sadece tek bir kelime söyleyebildi.
Farklı tonlarda, farklı yükseklikte, farklı bakışlarla ama aynı kelime: “Ölmeyeceksin.”
hastayim sert adamlarin dagilmasina hell yeah diyen bi entry vardi ekside, katiliyorum.
also, what happened to a hyiressen never cries motto be thyrencigim bebegim askim sevgilim?
Thyren, “Ben aynı göründüğümüzden hareketle ikiz olduğumuzu varsaymıştım,” dedi, Tony’nin kendisine uzattığı eli tutup kendisini çekerek. “Sen gayet ağabey olduğuna şartlamışsın kendini.”
“Ağabey olmak resmi görevim sayılır, hatta en çok zevk alarak yaptığım iş bile diyebilirim. Gidiyor muyuz?”
kjasdhskjadh ANTHONY AS A BIG BROTHER IS MY JAM
Heather karşıdan gelip, “Sen günlerdir neredesin Thyren?!” diye bir hışımla sorduğunda Tony onun yerine cevap vermek ister gibi, “Seni pek ilgilendirmiyor, değil mi?” diye sordu. “Thyren’in nerede olduğundan çok yaranın neden iyileşmediğine kafa yorsan?”
mark anthony fucking hepburn would never. he's a diplomat first, a lot of things second. adam literally bebekliginden beri high profile ortamlarda gezdiriliyor sirf ogrensin, politikaya atilsin diye. nope. olmamis. also heather is a good person, anthony you fucking jerk.
OH MY GOD ANTHONY AND THYREN COOKING TOGETHER. BUNU NORMAL CILDE DE YAZMALIYIZ, THEY ARE SO CUTE.
“Hayatlarımıza devam etme şansımız hala var, bunu biliyorsun, değil mi?”
“Biliyorum da, sen kalk o kadar yıl Olymposlulardan nefret ederek büyü, sonra da onlardan biri olduğunu öğren - biraz karışıyor tabii.”
aksjdhaskdhaskjdhakjh thyren cok hakli.
Thyren, koyulaşmış gözlerle tavana baktı. Avize hala hafif hafif sallanır, az önceki gücün etkisinden kurtulamadığını belli ederken, “Birimiz yapıp birimiz yıktığına göre,” diye yorum yaptı. “Sanırım bu seferki benim kabahatimdi.”
“Avizeyi kafaya takmayacaksın, değil mi?”
“Tabii ki hayır, yenisini yaptıracak kadar paran var.”
akdshjskjadhasjkdhaksjdhkajhdaksjhdajkdhakjshdkjadh brothers bonding is my fave thing to write. (ALLAM HALA CRINGE ETMIYORUM YAAAY)
"Selam. Şu gömlekle Tony'e çok benziyorsun ama dolabı karıştırıyorkenki ifadenden Thyren olduğunu anlıyorum."
Thyren tezgahta oturup bacak bacak üstüne atmış adama baktı, adam sırıtıp el sallarken, "Bu kadar şaşırmanı beklemiyordum," dedi.
"Martyn."
"Sonunda şanıma yaraşır bir tepki."
Tony içerden, "Thyren?" diye seslendi, Thyren, Martyn'in yüzünü incelemekle meşgul, ses çıkarmadığında genç adamın yorgun bir tavırla kalktığını duydular.
"Dalmışsın - Martyn?" "Evet?"
"Hayırdır?"
ASKJDHSKAJDHAKJSDHKSAJDHAKJH HAYKIRDIM AHAHAHAHHAHAHAH "HAYIRDIR?" LAN AJKSDH Ayrica martyn'in olaya bodoslama dalisi ya <3
“Alexei, Olympos’un başına geçmemizi istiyor.”
“Alexei gitsin kendisini becersin.”
jaskhdkjsahd tabii ki burada bilmeden referans yaptigimiz yer the golden sunshine olmakta; martyn alexei'den dumduz nefret ediyor her iterasyonda, orasi sabit.
Yavru kediden cevap yerine sadece bir miyavlama gelirken Thyren, gözlerini mutfakta gezdiriyor, açık cama şöyle bir baktığında kedinin içeriye nereden girdiği belli olmuş, tezgahtaki kurumaya bırakılmış tabakları da o heyecanla devirdiğini de anlamış, “Seni doyurmamız gerekiyor,” diye mırıldandı. “Süt?”
OH MY GOD. LUXOR IS HERE!!!!!!!!!!!!!!!! hashtag kedi babasi ahahahahhahaahha
“Böyle bir şeyde dalga geçecek halim yok herhalde.”
“Hayır - ya olmazsa?”
“Bence ben öldürebildiğime göre sen de diriltebilirsin.”
“Bilmiyorum - korkuyorum sanırım -”
“Ölü kediden mi?”
“Çok yardımcı oldun!”
asdjhaskdjashdjkah thyren you're an insensitive jerk.
“Dokunursam tekrar ölecek mi emin olmadığım için alamıyorum.”
“Ölürse tekrar diriltmem.”
“Tony...”
“Korkunç.”
“Tony-”
“Korkunç diyorum, hiç hareket etmiyordu, birden canlandı, kalp krizi geçiriyor olabilir miyim, kalbim boğazımda atıyor - hastaneye gitmek istiyorum -”
ya ahahahahhahahaha buralar cok iyi. cidden cok iyi.
Gerard, Juventas’ın kolunu tuttu.
“Juve sakin ol.”
“Beni çileden çıkaran senin kardeşin!”
“O senin de kardeşin.”
ewwww EWWWWWWW NOOOOOOO. starcrossed'i bilen herkes suraya kufreder muhtemelen, ben de ediyorum NOOOO JUST NO. gerard ve alexei'nin birbirlerine destek cikmasi eeeeewwwwww
me_irl su an
“Asıl sen ailenin ne demek olduğunu, önemini bilmiyorsun, onu her şeyde desteklemen aile olduğunu göstermez. Aşktan gözün kör olmuş Gerard, bana öyle bakma, Alexei’ye aşık olduğunu anlayamayacağımı düşünüyorsan zekamı küçümsüyorsun demektir ki bunu da hiç tavsiye etmem.”
jesus fucking christ.
Axel alınmış bir sesle, “Eski leytianımın beni gördüğüne bu kadar az memnun olacağını hiç sanmazdım,” dedi. Thyren’in kaşları çatılırken gülerek devam etti. “Babamla kardeşlerinin kavgalarından içime sıkıntı bastı, değişiklik olsun diye seni görmeye geleyim dedim. Mark sana iyi bakıyor anlaşılan.”
sevgili degil misiniz olm siz bunlar ne bicim konusmalar asjkdhaskjdhakjh saka bir yana axel/thyren arasindaki iliski cok garip... yani boyle ben daha karar verememisim gibi bunlarin arasindaki iliskinin ne olduguna, ya da saklayip saklamadiklarina.
“Asıl sebebi, yani asıl kavga sebeplerini, hiçbirimiz bilmiyoruz - bence babamın bitmek bilmez Olympos histerisinden çıktı olaylar, o ayrı tabii... Gerard’ın da babama destek çıkacağını tahmin edersin, o ikisi zaten...”
“Juventas’ın da bunu beklememesi bir hata olurdu.”
“Bekliyordu... Sorun şu ki...” Axel derin bir nefes aldı, bunu nasıl anlatabileceğini düşünürmüş gibi bir hali vardı. “İkinci kadın olmaya katlanamayacağını söyledi.”
“Gerard onu kimle aldatmış?” Thyren’in gülesi geldi. “Hani, özür dilerim ama Juventas’tan bahsediyoruz, kafası çalışan kimse öyle bir kadını aldatmaz.”
Axel acı bir gülümsemeyle, “Mevzu orada karışıyor,” dedi. “Babamla.”
axel kendini yakacak cidden, cok uzuldum bu cocuga. hayir bir sonraki ciltte olecek daha di mi
nazliy bu senin kabahatin iste kajsdhakjh
Attığı her adımda ışıklar biraz daha parlaklaşırken Tony sekreterine başıyla hafif bir selam verdikten sonra odasına girdi, sekreter onun kucağındaki kediye kaşlarını çatarak baksa da patronunun daha önce buraya sırtında iki kılıçla da daldığını gördüğü için artık şaşırmayı bırakmış, bilgisayarının ekranına döndü.
askjdhakjh anthony'nin durumunun "delidir n'apsa yeridir"e baglanmis olmasi rezaleti askjdhakjh
Thyren kaşlarını çattı, sanki aradan geçen yılların hesabını yapıyormuş gibi, “Birbirimizi on beş yıldır tanıyoruz,” dedi. “Ben lejyona seçildiğimden beri... Bunun son beş yılında da birlikteydik.”
HIC belli olmuyor bu arada. daha ziyade fuck buddymissiniz de araya biriniz duygulari sokmus gibisiniz. anliyorum hayatinda hic iliski yasamadin da IZLEMEDIN MI kardes? sana diyorum 19yo!enlayt?!
Thyren kahkaha attı, “Ailelerin işin içine girmesi karıştırıyor, hepsi bu,” dedi. “Anlatılcak pek bir şey yok.”
“Dur tahmin edeyim, seninkiler yönelimini dert ediyor.”
“İsabet... Gerçi ben onların ettiği derdi takıyor muyum gibi bir soru var ortada-”
“Hayır yok, takmıyorsun.” “Tam isabet.”
ya su an bunun arkasindaki logici hatirlayabiliyorum, ama thyren'in "tanrilara layik olmaliyiz" diye frantic olan babasi muhtemelen evren ustunde bi tek axel/thyren iliskisini onaylardi.
Tony bardağındaki suyu kafasına dikip güldü. “Sen? Ego? Sen içten içe otuz tane özgüven sorunuyla uğraşan ama bunu dışarıya asla belli etmeyecek kadar yetenekli bir oyuncusun Thyren. Etrafındaki herkes sana kendini beğenmiş itin teki olduğunu söyleyebilir, ama gerçekte öyle olmadığını ikimiz de biliyoruz.”
self insert alert.............................
Eskisi gibi yakın olamayacaklarının, aradaki bir şeylerin neden olduğunu bilmese de zedelendiğini de bilmesi hiç hoşnut edici değil, Thyren el yordamıyla yorganı üzerine çekerek gözlerini kapattı.
ya fuck siz benim favori ciftimsiniz ben size niye boyle yapmisim?
“Sakin ol... İyiyim.”
“Emin misin?”
“Değilim, ama iyi değilim dersem iyi olmayacağımı biliyorum.”
bu cumlelerden bu kadar etkilenmem normal mi? cunku cok guzel yazmisim.
“Pek bir şey yok... Kız inanılmaz sakin sadece, hepsi bu... Kapıdan ilk girdiğimde kendisini annesine götürüp götürmeyeceğimi sormuştu, ama onun haricinde tanrıçasından başka tek kelime etmiyor.”
OHA SU AN HATIRLADIM SANIRIM BU PLOTUN NOLDUGUNU. Lyshia'nin adamiydi "Blanche", hatta annesi de sey -- martyn'in vakt-i zamanindaki sevdigi kiz. ay kizin adini hatirlayamiyorum bir turlu ama o. OHA KENDIME BILE UNUTTURMUSUM.
Zaman yolcusu hesabı ödeyip kapıdan çıktıktan sonra kayboldu, Thyren kendisine, “6 Mayıs 2011,” diye hatırlatırken kız grubunun gözlerinin kendisinin üzerinde olduğunu fark ederek çayını bitirdi.
ben o tarihi hatirliyorum, ve buradan tek soyleyebilecegim harbiden kahrolsun bagzi seyler.
Jairren Hyiressen başını iki yana salladı, Thyren’in umut dolu bakışını yakaladığında şefkatle gülümseyerek genç adamın yanına ilerledi, ellerini onun omuzlarına koyarak - Tanrılar adına ne zaman bu kadar büyümüştü bu çocuk? - “Sen benim oğlumsun, Thyren,” dedi. “Kimin kanını taşıyorsan taşı, benim oğlumsun ve sen değiştirmek istemediğin sürece bu, sonsuza kadar böyle kalacak.”
dun soylemistim, yine soyluyorum, fuck your father thyren.
“Hayır. Hayatımda ilk defa bu kadar sakin düşünebiliyorum, ortada bir ilişki kalmadığının ikimiz de çok iyi farkındayız, sadece yatakta o kadar iyiyiz ki birbirimizi bırakamıyoruz.”
“Kendi adına konuş.”
“Çok uzun bir zaman boyunca,” dedi Thyren acı acı gülümseyerek. “Senin peşinden koşmamış olsaydım, ki bu uzun zamana bütün ilişkimiz de dahil, bu dediğimi kendim için de kabul edebilirdim. Yeni yeni senin akışına uyuyorum Axel, kabul etmeliyim ki gerçekten eğlenceliymiş.”
lol no. this is not thyren. kesinlikle kabul etmiyorum bunu, thyren boyle bir adam degil; onu gectim axel da boyle biri degil. thyren boyle sakin sakin konusup laf sokmaz alexei'yle ilgili bir mevzuda, ya esip gurler ya da "alexei'yi de oldurecegim bak haberin olsun" der susar. onu gectim axel gerizekali degil, babasinin ne bok yemeye calistiginin farkinda; alexei gelip de "thyren'i ikna et" dedigi noktada hassktiri ceker yani.
karakterizasyon sifir.
“On beş yaşında bir kız gibi davranıyorsun Axel!”
umarim 19yo!enlayt burda 15yo!enlayt'a laf sokuyordur, yoksa seksistlikten gozlerim kanamaya baslayacak.
“Ne kadar acınası olduğumun farkındayım. Aklımın tutunacak hiçbir yeri kalmadı-”
“Hayır, sana acımıyorum,” dedi Martyn. “Şu anda sadece yıkılmış bir adamsın Thyren, bir enkazsın, kendini yıktın çünkü diğer şeylerin yıkılmasına izin vermedin, onlar yerine kendini yıkabilecek kadar güçlüydün, güçlüsün... İşte sırf bu yüzden Olympos’tan çekindiğine inanmıyorum, üzüldüğüm şey senin kendini buna inandırmış olman. Leytianken Zeus’a meydan okuyan sen, şu anda bana bunu diyor olamazsın-”
“Ama diyorum... O zaman ölümden korkmuyordum, şimdi-”
“Şimdi de korkmuyorsun.” Zaman yolcusu başını iki yana salladı. “Korksan intihar etmeye hazır olmazdın. Sadece yıkıksın Thyren, ayağa kalkmak zorundasın. İntikam mı istiyorsun? Git istediğin bütün intikamı al, ama kendini öldürerek yapacağın tek şey onların bundan, senin hayatını mahvetmekten, ellerini kollarını sallayarak kurtulması - buna katlanamazsın.”
holy fucking shit. martyn su evrendeki en akli basinda varlik yemin ediyorum. ay cringe edemiyorum hala cok iyi seyler geliyor, COK IYI yazmisim buralari.
bırak senin merhametin sayesinde yaşadığını fark etsin. Gün be gün ne kadar güçlendiğini, tek bir dokunuşunla tanrıları nasıl öldürebileceğini görsün. Senin çekinecek bir şeyin yok, onunsa korkudan altına ediyor olması gerekiyor.”
bu ilk draftta vardi, bunu alexei zeus'a diyordu. "olmendense benim merhametim sayesinde yasiyorsun bunu bilmen yeter" temali bir speech idi. su an desteklemiyorum, zaten en son versiyonda (all the kings' men) thyren direkt kill'e gidiyor.
“İnatla anlamak istemediğin nokta şu,” dedi bastıra bastıra. “Flerketer sana bunu önerirken ne diyor bilmiyorum, sanırım kan bağından dem vuruyorlar, sorun şu ki, bir taht kanla alınır, doğru. Ama damarda akanla değil, dökülenle. Eğer bir tahtı işgal edeceksen, önceki sahibin kanını dökmüş olman gerekir. Bunu yaptın, Thyren. Leytianketer’deki herhangi bir klanın başını öldürseydin de aynı hakka sahip olacaktın. Şimdi sorun ne?”
best. fucking. speech. ever. martyn'i o kadar seviyorum ki aklimi kaybedicem sanirim.
Thyren, onu öptü.
Ya da, Tony, onu öptü.
İkisi de bunu hatırlayacak, buna dikkat edecek ya da bunu düşünecek durumda değildi, tek bildikleri ve tek umursadıkları birbirleriydi, kendi dudaklarını çok farklı şekilde yeniden tanırlarken, her şeyin sakinleştiğini, dünyanın ayakları altından kaymaktan vazgeçtiğini fark ettiler.
Evren, onlar için yavaşladı. Evren, onlar için durdu.
FUCKING KILL ME.
Avukat derin bir nefes aldı. Thyren elini onun omzuna destek için koyarken, Tony çok hafifçe gevşeyip, “Birbirimize aşık falan değiliz,” dedi. “O ihtimali seçeneklerden elemeni tavsiye ederim.”
“Tabii, çünkü aşık olmayan insanlar aynen böyle birbirlerini öperler-”
“Thyren benim kardeşim.”
asdhakjsdha luke/leia durumu olmus resmen.
“Thyren seni kimin öldürdüğünü bilmek istiyorum-” Karen öldürmek mi diye sorduğunda Tony başını hafifçe salladı, kardeşine gözlerini dikmiş bakarken, “Sırası değil, sen önce kendi hayatını hallet,” diye tersledi onu Thyren.
“Sana mı soracağım neyi halledeceğimi? Ya da tamam... Karen, tanrıyız, evet.”
“Ne tanrısıymış?” diye sordu kadın alayla.
akjshdakjh thyren you're a fucking gem.
Thyren hay hay’lamış, Karen’sa neredeyse ağlayacak bir ifadeyle ona bakarken Tony kadının ellerini tuttu, sakin olmasını tekrarlarken, sarı saçları yüzünün önüne gelmiş Karen, “Nasıl sakin olmamı beklersin?” diye sordu. “Kanatlarım var-”
“Ah, sanırım partiye geç kalmışım.”
Thyren salonda beliren Martyn’e bakıp, “Bir sen eksiktin,” diye mırıldandığında zaman yolcusu buna cevap vermektense, “Kanatlarını nasıl kapatacağını anlatsan?” diye önerdi.
her sey alexei'in plani oldugundan "ulan niye HEP bunlarla baglantili insanlarda bi bok cikiyo?" sorusuna cevap aramamiza gerek kalmiyo. alexei cunku. deus ex alexei irl. ayrica martyn bi sen eksiktin harbiden.
Thyren’in bakışları otomatik olarak Martyn’e döndü, zaman yolcusu her şeyin bir zamanının olduğunu söylediğinde Tony bakışlarını ister istemez kolundaki saate çevirdi, saatin durmuş olduğunu gördüğünde şaşkın, zaman yolcusuna baktı.
Martyn, “Evet,” dedi. “Size biraz kolaylık sağlamak istedim... Sanırım uzun bir süreyi açıklamalarla geçireceğiz... Öte yandan, Prenses Sylanen, bu benim için gerçekten bir onur...”
veeee bu cilt de sona erer. okey bekledigim kadar kotu degilmis, eskiden daha cok cringe ediyordum ama bazi yerlerde kendi edebi yeteneklerimi alkislamak istedim. karakterizasyon ve occasional sexism baya kotu tabii, buyudukce asmisiz onlari allaha sukur. gunu -150'yle kapatiyor 19 yasindaki enlayt.
misguided shadows icin soyle bir skipliyorum veeeee OHA DAMIEN GELIYOR ALLAAAAAHHHHHH MY STEEL PRINCE IS COMIIIING. ve OHA THIS IS THE CILT WHERE EVERYONE DIES. evil beta
nazliy being her evil beta self ksajdhaskjdha.
MUTLU YILLAR HERKESE!