Karanlık bir yerde 4

May 27, 2011 23:31



"Şimdi, lafı uzatmadan, Orihara Izaya-kun'un hayat hikayesini anlatmaya başlıyorum! Şak şak şak şak - "

Alkış seslerini kendi ağzıyla yaparken, arkasında oturanlarda Earthworm'un sesiyle eş zamanlı olarak alkışladırlar.

Loş aydınlatılmış odaya, üzerinde yirmiden fazla mumun yandığı parlak bir pasta getirildi.

Pasta'nın, oda içerisindeki lambalardan, odayı daha fazla aydınlattığı söylenebilirdi.

"Orihara Izaya-kun'un 4 Mayıs doğum günü! Ne güzel değil mi? Okuldaki ilk sıralardaki öğrencilerden biriydin, değil mi?* Büyümüşte, küçülmüş adeta!"

*Japonya'da öğrencilere, genellikle 1 Nisan başlangıç alanarak, doğum günlerine göre numara sırası verilir. Alfabetik veya hiragana sistemine uygun sıralamalarda kullanılabilir.

"…"

"Orihara Izaya-kun, şimdi 25 yaşına bastın değil mi? Ama sanırım herkese 21 yaşında olduğunu söylüyorsun. Neden? Neden? Yoksa 30 yaşına gelmekten çok mu korkuyorsun?"

Earthworm'un sözleri, siyah bantlarla yüzü sarılmış adamın, sessizce başını sallamasına neden oldu.

"Sen gerçekten inanılmazsın! Yaklaşık iki saattir sessizdin! Sana dürüst olmamı ister misin? Seni dövüp veya ağzını burnunu kırıp ya da seni bıçaklayabilirdik hatta bir yerlerini deşip, saçlarından sürükleyerek sana çığlık attırabilirdik ama o zaman çok sıkıcı olurdu. Orihara Izaya-kun'un biricik kardeşleri gelinceye kadar asıl eğlenceye başlayamayız! Evet, Evet!"

Söylediklerinden mesut olmuşcasına, kafasıyla kendini onaylayan Earthworm, tabakta duran pastayı kaldırarak, yüzü bantlarla sarılmış adamın kafasına doğru yaklaştırdı.

"Bantlara rağmen, yüzüne bir ışığın yaklaştığını anlayabiliyorsun değil mi?"

"…"

Yüzü bantlarla sarılmış adam, kafasını uzaklaştırmaya çalışırken hızlıca nefes aldı.

Adam, oturduğu yerden kendini "ışıktan" korumaya çalışırken, Earthworm, mumlarla döşenmiş pastayı yüzüne daha da yaklaştırdı.

"Kötü bir kız olup seni, sırılsıklam yaptığım için özür dilerim. Bak, şimdi seni kurutarak hatamı telafi edeceğim!"

Bantlar hala ıslak olmasına rağmen, sıcaklık hala hissedilebiliyordu.

Ama adamın nasıl hissettiğini anlamak oldukça zordu.

Bantların altında kendisine karşı; korku, umutsuzluk veya çaresizliğin yarattığı öfkeden başka bir şey olmayabilirdi.

Yüzündeki sakin ifadesinin arkasında Earthworm, bu bunun gibi sayısız ihtimali kafasından geçiriyordu.

Eğer isteseydi, adamın yüzündeki bantları istediği zaman çıkartabilirdi.

Ama bunun için hala erkendi. Henüz değil.

İçindeki yapmak istediği şeylere karşı olan arzularını bastırabilmek için elinden geleni yaptı.

Earthworm'un hobisi, hakaret ettikten sonra, geri kalanını hayal gücüne bırakmaktı.

Onun için, karşısındaki kişinin çaresiz yüz ifadesini görebildiği an, yaşadığını hissettiği andı.

-Ona hafif yanıklar vermek istiyorum. Belki ellerine.

-Hayır, olmaz. Kardeşleri gelinceye kadar beklemeliyim…

Kafasında kurduğu çarpık fantazileri düşündükçe kalbi daha da hızlı atmaya başladı. Aklındaki düşünceleri ise, yüzündeki küçük bir gülümseme ile dışarıya yansıtıyordu.

Ateşi yüzüne daha da yaklaşıp, siyah torbayı yakmak istiyordu.

Resimlerde gördüğü, yakışıklı yüzü yakarak, bir daha yüzüne bakılmayacak bir hale getirmek istiyordu.

Çığlık atmaktan yorulup, haraket hale gelemeyince, dilini Orihara Izaya'nın yüzündeki yanıkların üstünde dilini dolaştırmak istiyordu.

Orihara Izaya'nın çığlıklarının ve kanının tadının nasıl olabileceğini hayal etti.

Şimdiye kadar, "Sahibinin" - kendisinin ve Amphisbaena'nın düşmanlarına aynı şeyleri cinsiyetleri ve yaşları fark etmeksizin defalarca yapmıştı.

Diğerleri, bilinçlerini kaybetmişken veya çığlıklar atarak yerde yuvarlanırlarken, kafalarındaki torbayı çıkartırdı.

Resimlerden gördüğü kadarıyla, Orihara Izaya, Earthworm'un hoşlandığı tiplerdendi.

Bu yüzdende, bu seferki eğlencesinin tadını çıkarmaya karar vermişti-

-ki, Tanrı bilir ecstasy etkisindeyken kaç kere yaşadığı gelip geçici arzularını bir yana bırakarak, Orihara Izaya isimli insan ile ilgili hayal kurmaya bir son verdi.

İçindeki, şehveti kalbinin derinliklerine gömerek, pastayı masaya geri koydu.

"Her neyse, bu pasta senin için değil Orihara Izaya-san, doğum günüm bu ay içerisinde. Bir dilim bile yiyemeyecek olman ne yazık."

Gözlerini tekrar dep telefonuna çevirerek, "Orihara Izaya'nın kişisel bilgilerini" yüksek sesle okumaya devam etti.

"Boy; 1.75cm, Kilo: 58. Hah, oldukça iyi sayılırsın. Birkaç santim daha uzun olsaydın, tam tipim olabilirdin."

"…"

Torbanın altındaki adamın, şaşkınlıkla kafasını salladığını gördüğünde, Earthworm kıkırdadı.

"Kaç kilo olduğunu nerden bildiğimi mi merak ediyorsun? Biliyorum. Sana söylemedim mi? Benim muhbirim en iyisi."

"…"

Torbanın altındaki adamın şaşkın yüz ifadesini "hayal ederken", Earthworm, Orihara Izaya hakkında edindiği bilgileri okumaya devam etti.

"Gerçi, geçen seneden beri numaralar biraz değişmiş olabilir. Orihara Izaya-san, geçen sene kendine bir hayat sigortası yaptırdın değil mi? Boy ve kilonuda başvurularda doldurmuştun, değil mi? … Benim muhbirimin ulaşamayacağı yer yok. İşinde çok başarılı değil mi?"

"… ………."

Nefes alış verişinin düzensizliği, torbanın altındaki adamın söyleyecek bir şey olduğunu hissettiriyordu. Fakat, adam sessiz kalmaya devam etti.

Earthworm, içindeki dürtüleri bastırmaya devam ederek, adamın omuzlarının nefes alış verişindeki haraketlerini izleyerek telefondaki bilgileri okumaya deam etti.

"Ailende sende dahil olmak üzere 7 kişi var. Büyük babanın adı; Torakichi. Büyük anneninki ise; Natsu. Anneannen ve deden vefat etmişler. Cenazelerine gitmişmiydin?"

"…"

Nefes seslerine ne onaylandığı ne de itiraz edip etmediği anlaşılmayan bir kafa haraketi eklendi.

Çok büyük bir ihtimalle artık düşünmüyor.

Fakat, hala duyuyor.

Bunu anladıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Babanın adı, Shirou. Annenin ismi ise, Kyouko. Geriye ikiz kız kardeşlerin kalıyor ki onlarda her an burada olabilirler."

"…"

"Raijin İlk Okulu, Raijin Orta Okulu, Raijin Lisesi ve son olarak Raira Üniversitesi. Tam bir escalator!* İnanılmaz! Gerçi Raira girmesi çok zor bir okul değil. Rai-Rai-Rai-Rai. Bir Ramen dükkanı adı gibi."

*Escalator; Japonyadaki özel okulların, sınavsız olarak okumaya devam etme sistemi.

Sadece kendisinin anladığı espirileri bittikten sonra, etrafındaki kişilere bir tepki vermelerini beklermişcesine baktı.

Torbalarla sarılmış adamın yanına sandalyesini çektip, adamın yanına oturdu.

Sol işaret parmağıyla, adamın kasıklarında daireler çiziyordu.

Adam çok büyük bir ihtimalle gıdıklanıyordu, torbadan gelen nefes sesleri düzensizleşmişti.

"Hey… İlk okuldayken örnek bir öğrenciymişsin diye duydum?"

"…"

"Bay Muhbir, lisedeyken daha önce bahsettiğim Heiwajima ile sürekli kavga ediyormuşsun değil mi? Ama asıl şok edici olay, ilk okuldayken oldu değil mi?"

"…"

Torbaların altındaki adam hiçbir tepki göstermedi.

"Ne oldu? Kendini iyi hissetmiyor musun?"

Tekrar masanın üzerindeki pastaya uzandı.

Elindeki pastayı adamın yüzünün altına yerleştirmeye çalıştı.

Torbanın esnekliği yüzünden biraz zamanını almış olsada, pastayı düzgün bir şekilde yerleştirmeyi başardı.

"…"

"Sakın düşürme, anladın mı? Nefesini kontrol et. Eğer düşürürsen, kıyafetlerin yanacak! Ah, ama hala suyumuz var, bu yüzden suyu üstüne boşaltınca endişelenecek bir şey kalmayacaktır!"

Adamın, hiç haraket etmemeye başladığını gördüğünde, Earthworm tekrar torbanın altında ne olduğunu hayal etmeye başladı.

Pastadan gelen tatlı kokusunu aldıktan sonra, torbanın altındaki yakışıklı adamın ne tür bir utanç - veya korku - ya da öfkeye sahip olabileceğini merak etti.

Heycandan titriyordu. Pastanın üstündeki mumların ateşlerine bakarak kendini sakinleştirmeye çalıştı.

Hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam etti.

"Kaldığımız yerden devam edelim mi?"

"…"

" İlk okuldayken öğrenci konseyi başkan yardımcısıydın değil mi? Spor yarışmalarında da tam bir stardın. Bağımsız araştırma ödülleri, şiir ödülleri, slogan ödülleri… her şeyi sen alıyormuşsun. Burada bir kompozisyon yarışmasına katıldığın da yazıyor. Yazdığın kompozisyonu okumayı çok isterdim Orihara Izaya-san… Şu an burada yüksek sesle okumayı çok isterdim."

Kıkırdayarak, okumaya devam etti;

"Ama sonra, inanılmayacak kısım. Lisede tam bir problem çocuğa dönüştün, ilk okulda çizdiğin örnek öğrencinin tam tersine… aslında, hala örnek bir öğrenciydin ama insanların arkasından çevirdiğin işler! Raijin Lisesi'nde okuduğun üç yıl boyunca öğretmenlere çok sorun çıkarmışsın, Orihara Izaya-san."

"…"

"Ama hiç kimse senden şüphelenmemiş. Fark etmiş bir kaç öğretmen olmuş ama hiç ceza almamışsın."

Etkilenmiş bir şekilde kafasını sallayarak, oturduğu yerden kalkıp, torbaya sarılmış adamın etrafında dolaşarak, tatlı bir sesle azarlamaya başladı.

"Bu kadar yaramaz bir çocuğa ne zaman dönüştün, Orihara Izaya-san?"

"…"

"Bu, Muhbir B'nin bile bilmediği bir şey. Ama o dönemlerde, kendisi muhbirden daha çok bir araştırmacıydı. Sahibimizin 'Amphisbaena'yı yaratacak birine nasıl dönüştüğünü sorduğumda… bana cevap vermedi."

Ağzından teyit edici bir ses çıkardıktan sonra, kollarını tavana doğru açtı.

Ateş sayesinde, tavan kırmızı bir deniz gibi görünüyordu.

"Ama ne zaman kötü bir çocuğa dönüştüğünü az çok biliyoruz."

Denizde yüzüyormuş gibi hareket ederek, Earthworm, yavaşça bir kaç adım attı.

"Kishitani Shinra."

Mumların ışıkları daha hızlı dalgalanmaya başladı.

Adamın yüzüne bakmadı. Tavana bakarak konuşmaya devam etti;

"İlk okulda sınıf arkadaşındı, değil mi?"

"…"

"Nasıl oldu bilmiyorum, ama…"

"Orihara Izaya, ilk okuldayken, Kishitani-kun'u bıçaklayıp, göz altına aldın değil mi?"

Böylece, tekrar zamanda geri dönüyoruz.

türkçe çeviri: durarara, drrr!!!x9

Previous post Next post
Up