Jul 26, 2010 16:55
" Çöl, hayatın çok yoğunlaştığı bir yerdir. Canlıların kökleri son su tanesine bile tutunur ve çiçekler sadece sabahları erkenden ve öğlenden sonraları da geç saatlerde görünerek bu nemi biriktirir. Çölde hayat küçük, ama muhteşemdir ve olan bitenlerin çoğu yeraltında sürer gider. Bir çok kadının hayatı buna benzer.
Çöl, bir orman ya da cangıl gibi bereketli, sağlıklı değildir. Hayat şekilleri bakımından çok yoğun ve gizemlidir. Birçoğumuz çöl hayatı yaşadık: yüzeyde çok küçük yerin altındaysa muazzam. La Loba bize bu tür psişik bir dağılımdan ortaya çıkabilecek değerli şeyleri gösterir.
Bir kadının psişesinin yolu, kulağına gelen tınılar ya da geçmişte maruz kaldığı zulümler veya yerüstünde daha geniş bir hayat yaşamasına izin verilmemiş olması yüzünden çöle düşmüş olabilir. Bu durumda kadın çoğunlukla, üzerinde parlak kırmızı renkli çiçeğiyle bir kaktüs dışında, 500 kilometrekarelik bir alanda başka bir şeyin bulunmadığı bomboş bir yerde yaşadığını hisseder. Ama 501. kilometreye gelen giden kadınlar için, orda daha fazlası vardır. Küçük, güzel bir ev. Eski bir ev. Orada sizi beklemektedir.
Bazı kadınlar psişik çölde bulunmak istemez. Onun boşluğundan, verimsizliğinden nefret ederler. Külüstür bir araba bulup psişenin ışıltılı düşsel kentine doğru yola düşmeye, sarsıla sarsıla yol almaya çalışırlar. Ama hayal kırıklığı yaşarlar, çünkü bereketli vahşi olan orada değildir. O, tin dünyasındadır, dünyalar arasındaki dünyada, Rio Abajo Rio'da, nehrin altındaki nehirdedir.
Akılsızlık etmeyin.Geri dönüp o kırmızı çiçeğin altında durun ve o son zahmetli kilometreyi katedin. İlerleyin ve eski, yıpranmış kappıya vurun. Mağaraya tırmann. Bir düşün penceresinden sürünerek girin. Çölü elekten geçirin ve bulduklarınıza bakın. Yapmanız gereken tek şey bu.
Psikanalatik öğüt mü istiyorsunuz?
Gidin kemik toplayın"