18 Haziran 2011

Jun 18, 2011 21:45

# so much for writing everyday demek istiyorum sayın izleyiciler.

# Trenleri seviyorum. Tokyo'da anladığım bir başka şey de bu, trene binmeyi seviyorum. Otobüsten daha eğlenceliler kesinlikle. Seslerini seviyorum bi de "Mamonaku ..." kelimesini seviyorum. İstasyonları seviyorum.

# Aynı line'ı kullanan iki trenden hangisinin benim istediğim yöne gittiğini bilmemeyi sevmiyorum.

# Bugün Ubara'ya gittim. Bilmeyenler için Ubara Anasının nikahı demek. (Japonca) (Kibarca.) Şimdi şöyle ki, örnekleme yapmak için önce tide736.net ten gel-git saatlerini ölçüyor ve gün belirliyoruz. 3.3 cm ile bu ayın kazananı 18 Haziran olduğundan dolayı bu sabah 5 gibi kalkıp hazırlandım. Amacım 7 gibi çıkıp oraya rahatça erken varmaktı. İnternete girince uzun zamandır konuşmadığım arkadaşlarımı görüp onlarla biraz takılınca saat 8 gibi çıktım sonunda.

# 7 ile 8 arasında çıkmamın hiç bir farkı yok.

# İstasyonun yakınlarındaki bir konbini ( market )tten kahvaltılık birşeyler aldım ve istasyona gittim. Şimdi Ubara o kadar uzak bir yer ki Tokyo JR tren line'larında ismi yazmadığı gibi oraya gitmek için ödemem gereken bilet tutarında bilet bile satın alamıyorum. Bu yüzden Chiba'ya aldım (780). 13 numaralı şanslı trenime doğru yola çıktım.

# Daha evvel gittiğimde Lee-san ve Monica-san ile gittiğimden Monica-san ile buluşmak için Chiba'da inmiştik. 100 kere kontrol ettikten sonra Kazusaichinomiya'da inip oradan Ubara'ya gitmeye karar verdim.

# Bütün bunlar tabii ki 2 saatlik bir tren yolculuğunun özeti.

# 2 saatlik tren yolculuğunda başınıza gelebilecek tek şey yanınızdaki insanın uyuması. Bu kadar uzun yolculuklarda da genelde yanınızda pek birileri olmuyor, şehir dışına çıkınca trenin yaş ortalamasını 50'ye düşürdüm.

# Crocs denize uygun bir ayakkabı değil.

# Crocs uygun bir ayakkabı değil.

# Herneyse, Ubara'ya vardım, biletin farkını ödedim (1100yen!), ve yola çıktım.

# Arabayla içinden geçerken çok sevdiğim tünellerde yürümeyi nedense pek sevmiyorum. Birincisi korku filmi sahnesi gibi, ikincisi korku filmi sahnesi gibi. Bence bu yeterli bir neden. Korktuğum şey de böcekler. Doğayla iç içe olmayı pek sevmiyorum. Ben içerde doğa dışarda olsun yeter.

# Böcek demişken deniz (okyanus?!) kıyısındaki eşek kadar gümüş hamamböceğine benzeyen hızlı böcekler yüzünden ağlayacaktım nerdeyse. Aman tanrım neydi onlar, bir tanesi yüzük parmağım kadardı nerdeyse. Gruplar haline geziyorlardı. Denize gitmeden önce çantalarımı bıraktım ama yemin ederim aklım böceklerdeydi.

# Dolayısıyla asrın en hızlı örneklemesini yaptım. Fakat çantalarıma doğru geri yürürken yosunlar yüzünden ayağım kaydı ve asrın en hızlı düşüşünü yaptım. hehe. O değil de dizim çok acıdı. Fakat henüz çürük yok.

# Havamı bozmadan çantamı yaptım. Biraz sularla problemim oldu ama bir şekilde hallettim onu, torba içinde torba içinde torba mantığı ile.

# Deniz altı akvaryum müzesine gittim ama pek bir şey yoktu, fakat benim 7 katım yosunlar vardı (abartı) büyülendim.

# Dönüş de bir yaklaşık 3 saat sürdü sanırım. Sonra okula gidip laboratuarda aldığım örnekleri temizleyip dondurdum zaten.En sonunda yemeğimi alıp yedim, mutluyum.

# Çok uykum var.

# Biri benim odamı toplasın lütfennnn çok yorgunummmm. ahdfjkfjadf :D

# Bir de bir ara Merve'nin bana linkini attığı Miraikan müzesine gitmek istiyorum. Fakat bu ay çok doluyum. 20sinde Benal Hoca ile Imada Sensei ile konuşmaya gitcem. 22sinde sunum var. 21'i ve 23'ü sabah derslerim uzun olduğu için yetişemem. belki 24ünde vakit bulabilirsem sabahtan gideceğim. 25'inde Okita Souji'nin mezarını ziyarete gideceğim ve Antonia'nın hoşçakal partisi var. 26'sında da Rin ile Arashi'nin konserine gitcez (konseri dinlemeye değil de satılan ıvırzıvırlara bakmaya haha.)

# Ama günler çok hızlı yaaa :(
Previous post
Up